Bir yılı daha geride bıraktık. Hayat takvimi yapraklarımızdan üç yüz altmış beş dal daha düştü. Acısıyla tatlısıyla 2023 yılını geride bıraktık. Pandeminin ardından, Hollanda büyüklüğünde kocaman bir coğrafyayı etkileyen depremle sarsıldık. 75 yıllık işgalin esaretinde bir coğrafya olan Gazze ve Filistin’in hafızalardan kolay kolay silinmeyecek bir soykırıma maruz kaldığına şahit olduk. 2023 yılının son çeyreğinde bir taraftan binlerce çocuk kadın yaşlı siyonazi katliamı ile hayatını kaybetti; öte yandan küresel egemenlerin ülkemizin başına bela ettiği PKK ile yapılan sınır ötesi terörle mücadele bölgesinde 12 şehit verdik.
2024 sabahına uyandığımızda bütün olumsuzluklara ve kara propagandaya rağmen, terör örgütü PKK ve işgal devleti İsrail’e karşı binlerce insanın, İstanbul’da, Galata Köprüsü’nde bir irade ortaya koyduğuna tanık olduk. Sabahın ilk ışıklarında, seher vakti Galata Köprüsünde bir araya gelen on binlerce insanın duygularına, genel başkanımız Ali Yalçın; “Canı cehenneme rahat uyuyanın; kapısını kapatanın,perdesini çekenin. Canı cehenneme; başkasının yangınıyla evini ısıtanın yemeğini pişirenin. Canı cehenneme yerleşimci adı altında işgalcileri götürüp Filistin’e yerleştirenlerin. Canı cehenneme Ben İsrail’e ABD Dışişleri Bakanı olarak değil, bir Yahudi olarak geldim diyenin canı cehenneme. Canı cehenneme “Bugün 12 yaşında bir kızı öldürdüm, ama ben bebek arıyorum” diyen İsrailli katil sürüsünün canı cehenneme…” sözleriyle tercüman oldu.
Dünyayı zifiri karanlığa mahkum etmeye çalışan küresel ifsada inat, uyuyanları uyandırmaya ahdetmiş binlerce insanın o muhteşem görüntüsü bana Üstat Sezai Karakoç’un “Eğer umudumuzu kaybedersek, işte en büyük felaket odur. İçinde bulunduğumuz durumdan daha kötüsü umudumuzu kaybetmektir. Şartlar ne olursa olsun, içinde bulunduğumuz durum ne kadar kötü olursa olsun umudumuzu kaybetmememiz lazım. Çünkü biz müslümanız. Müslüman Allah’tan umut kesmeyen insandır. Allah her şeye kâdirdir. En kötü şartlar içinde de olsak, hiçbir umut kalmamış da olsa Allah onu değiştirir ve bizim hayal bile edemeyeceğimiz bir yere yine getirebilir. Onun için bizim hiçbir şart altında umudumuzu yitirmememiz gerekir. Umudunu yitiren artık her şeyi yitirmiştir. Geleceğinde bir umut bulmayan insan, bugününü de, haysiyetini de, şerefini de kaybetmiştir. Onun için biz, her hal ve şartta umudumuzu kaybetmeyeceğiz.” sözlerini anımsattı. Ne olursa olsun; umudumuzu yitirmeyeceğiz ve “bir sabah gelecek kardan aydınlık!..”
Varsın sözde sanatçılar, gazeteciler, siyasetçiler ve onların illüzyonu ile zihinleri bulanmış yığınlar bizi anlamasın. Varsın, cevaplanmamış soruların gölgesinde, apaçık provokasyon olduğu bariz, iptal edilmiş bir futbol müsabakası üzerinden kitleler domine edilsin biz yine de umudumuzu yitirmeden merhamet elimizi insanlığın üzerinden çekmeyeceğiz. Müslüman olmanın şartı kelime-i tevhid taşıyan adamı tartaklayan eyyamcı cahilin yaptığına, “Oh olsun!” diyerek arka çıkan sözde sanatçıların ve şürekasının cehaletine rağmen biz “umut insanı” olmaya devam edeceğiz.
Kirlenmenin adresinin eğitim olduğunu biliyoruz. Ve o yüzden MEB’in müfredat değişikliğini önemsiyoruz. Ötekileştirici bir dil ile, Sayın Bakan Yusuf Tekin’in niçin hedefe konulduğunu da biliyoruz. Ülkeyi kendi mülkleri zannedenlere pabuç bırakmayan Bakan Bey’in dik duruşlu tavrını da değerli buluyoruz.
2024 yılının, eğitim paradigmasının değişerek, toplumun dinamiklerini ve değerlerini dikkate alan yeni başlangıçlara vesile olmasını temenni ediyoruz. Eğitimden sağlığa, ekonomiden politikaya, ülkemizin kendi ayakları üzerinde durabilen ve kendine yetebilen bir seviyeye ulaştığı bir Türkiye şiarıyla yol yürüyenlerin ayağına taş değmesin. Mazlumların umudu olan ülkemizin, ekonomik açıdan refaha ereceği, “merhamet ve adalet eli” ile dünyaya yeni bir soluk getirecek günleri görmek nasip olsun.