Öğretmenlik Mesleği Kanunu (ÖMK); 250 kabul ,105 ret oyu ile TBMM’de kabul edildi. Kanuna göre eğitim fakültesinden mezun olan öğretmenler, teorik ve uygulamalı dersleri içeren Milli Eğitim Akademisi’ne girmek zorunda. Akademiye kabul, sınav puanı üstünlüğüne göre belirlenecek. Eğitim fakültesi mezunları için 3 dönem, formasyonu olanlar için 4 dönem sürecek akademide başarılı olan ‘adaylar’ sözleşmeli öğretmen olarak atanacak ve ancak 3 yıl sonra kadroya alınmaları söz konusu olacak.
Öğretmenler sözlü mülakatın kaldırılmasını ve yalnızca KPSS başarı sırasına göre kadrolu atanmayı talep ederken yeni kanuna göre eğitim fakültesi mezunu bir öğretmenin mesleğine başlaması için 4 zorlu aşamadan geçmesi gerekiyor.
Öğretmenlerin mülakat sürecinde ruh sağlığının olumsuz etkilendiğini vurgulayan Eğitim Yönetimi Uzmanı Prof. Dr. Servet Özdemir, fakültelerdeki öğretmen adaylarının kanundan nasıl etkileneceğini anlattı:
“Bunlar zaten alt ve orta sınıftan gelen çocuklar. Bin bir ekonomik zorluklarla okuyorlar. Onların üretici olmasını, hayata atılmasını gereksiz yere, bir inat için daha da geciktiriyorlar. Okuldaki öğrencilerin motivasyonu bozulacak. ‘Öğretmen olabilecek miyim?’ sorusunu soracaklar. Öğrenci ‘kendimi geliştireyim’ duygusunu kaybedecek, ‘akademideki informal gruplara kendimi nasıl beğendirebilirim’ diye düşünecek.”
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Psikolog Suat Özçağdaş da yapılan bütün araştırmalarda öğretmenlerin gelecekten umutsuz olduğunun altını çizdi:
“Öğretmenlerimiz, mutsuz, gelecekten umutsuz, stresli ve depresyonda. Yoksulluk sınırının altına hapsedilmiş bir öğretmen kadromuz ve atanmamış 1 milyon öğretmen var. Nasıl mutlu olsunlar? Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin sorunlarını görmüyor ve düzenli olarak öğretmenleri aşağılıyor.”
MEB mesleğin niteliğini artıracağı gerekçesiyle akademileri savunurken formasyonu bile olmayan binlerce kişiyi ücretli öğretmen olarak görevlendirmeye devam ediyor. Milli Eğitim Akademisi bir yandan eğitim fakültelerinin yeterliliğine gölge düşürürken bir yandan da eğitim ve pedagoji alanında hiçbir yeterlilik aranmayan ücretli öğretmenlik uygulamasıyla çelişiyor.
“MEB’in amacı kaliteyi artırmak olsa öğretmen yetiştiren fakültelerle konuşur.” diyen Servet Özdemir, Bakanlığın elinde öğretmenlere ilişkin bir rapor olmadığını, ilgili süreçte Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) da üzerine düşeni yapmadığını vurguladı:
“Bunu yapma amacı, dar bir kadronun yetiştirdiği öğretmenleri kontrol etme düşüncesi. Daha katı bir ideolojik eğitim tasavvur ettiklerini düşünüyorum. Burada YÖK’ün de suçu var. Anayasa’ya göre öğretmenlerin hizmet öncesi yetiştirilmesinden YÖK sorumludur. YÖK’ün şunu demesi lazım, ‘Biz neyi eksik yaptık da siz akademi kuruyorsunuz?’ Akademiyi yönetici yetiştirmek için kursalar tamam. Ama ‘öğretmen olmuş kişiyi tekrar alacağım, yetiştireceğim’ diyorsun. Böyle diyebilmek için kapsamlı raporların olması lazım. Böyle bir durum varsa, fakültede onları yetiştirenlere de müdahalede bulunulması gerek.”
CHP’li Suat Özçağdaş, kanunun aslında Milli Eğitim Akademisi’ni kurmak için çıkarıldığını ve AK Partili olmayan öğretmenleri akademide elemek istediklerini öne sürdü:
“Kanun teklifi 18 sayfa, 10 sayfası henüz atanmamış öğretmenlerle ilgili. 8 sayfası ise 1,2 milyon öğretmen için. Bu kanun, Milli Eğitim Akademisi’ni çıkartmak için getirilmiş bir kanun. Disiplin hükümlerinde öğretmen adayları öğretmenden daha ağır cezalandırılıyor bu yasaya göre. Eleme odaklı hazırlanmış bir kanun. İçeriye istemedikleri tipte bir öğretmen kaçar, AK Partili olmayan öğretmen girerse 3 ya da 4 dönem eğitecekler. Amaç, AK Partili olmayanları elemek.”
Özçağdaş, kanunu Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıyacaklarını ve Anayasa’ya aykırılık gerekçesiyle tüm hükümlerin iptal edileceğini, bu kanunun hayata geçmeyeceğini söyledi.
Öte yandan Prof. Özdemir, eğitim fakültelerinin sistemli olarak zayıflatıldığını, dekanların çoğunun eğitimci olmadığını ve bu yüzden kanuna ses çıkarmadıklarını ifade etti. Akademilerin kaynak israfı olduğunu dile getiren Özdemir, “Öğretim üyeleri üniversitelerden temin edilecek. Eğitim fakültesi başarısızsa neden oradaki hoca ders veriyor akademide?” diye soran Özdemir, “Ülke ekonomik kriz yaşıyor. 30 büyükşehirde akademi açacaksın, 97 tane de eğitim fakülten var. Boşuna kaynak israfı. Türkiye, eğitimde çok savurgan davranıyor. Bu kanun da onun şahikası. MEB, akademiye istediği akademisyeni alacak. Onlar da MEB’in istediği değerlendirmeyi yapacak. ‘Benim istemediğim öğretmen olamaz’ örtük mesajı çıkmıyor mu buradan? Eğitim sürecinin sonunda bir çok öğrenci mezun olamayacak. Bu, umut tacirliğinden başka bir şey değil.” diyerek eğitim sistemine ve öğretmene herhangi pozitif katkısının olmadığını vurguladı.
Özdemir, “Toplum ne olup bittiğini anlamadı. Bu, onların çocuklarını etkileyecek ama anladıklarında çok geç olacak.” uyarısında bulundu.
Kaynak: KARAR