Sendikalara getirilen %2 Barajının kanuna aykırı olduğu halde milletvekilleri tarafından onaylanması, TBMM’nin kurumsal yapısına bir saygısızlıktı ve nihayetinde, AYM bu yanlışı düzeltti.
AYM, Toplu Sözleşme İkramiyesine getirilen % 2 Barajıyla birlikte, Toplu Sözleşme Desteğini de İPTAL etti. Böylece sendika teşvik primi hatırına sendikalara üyelik devri de kapandı!
Sendikal mücadeleyi ve sendikal rekabeti ortadan kaldıran, örgütlenme özgürlüğüne engel teşkil eden %2 barajının iptal edilmesi geç de olsa sendikalar arasında adalet sağlanmış oldu…
Anayasa Mahkemesi toplu sözleşme desteği ödemesine ilişkin hükmü iptal etmediği için üye oldukları sendikaya bakılmaksızın kamu görevlilerine 250 gösterge rakamının aylık katsayı ile çarpımı tutarında (190 TL) toplu sözleşme desteği ödenecek.
Ne var ki 190 TL Toplu Görüşme Desteği bağımsız sendikacılığın önündeki bir engeldir…
Bağımsız sendikacılık yapılabilmesi için, sendika yöneticilerini işverene bağımlı olmaktan kurtarılmalıdır. Bunu sağlayabilmek için de sendika aidatlarının sendikalı çalışan tarafından ödenmesi gerekir.
Sendika aidatları devlet kesesinden değil, üyenin kesesinden çıkmalıdır.
Türkiye’de 2 milyon 130 bin 644 kamu çalışanı sendika üyesi için devlet bütçesinden sendikalara aidat aktarılıyor. Son görüşmelerde kamu çalışanı sendikalı işçiler de bu kapsama alındı. Böylece İşverenin Maaşlı Sendikacıları sayesinde, sendikal mücadele bitiriliyor.
Sendikalı çalışanlar için devlet bütçesinden çıkan aylık ödemeyi kişi sayısı ve yıllık olarak hesapladığımızda; ortaya çıkan maliyetle sendikaların çalışanlara katkısını karşılaştırdığımızda acaba sendikalar kasasına giren bu parayı hak ediyor mu sorusu geliyor akıllara…
Maaşını işverenden alan, işverenin sağladığı bütçeyle oluşmuş konfor alanından faydalanan bir sendikacılık anlayışı bağımsız bir örgütlenme mücadelesi sergileyebilir mi?
Sonuç olarak, bağımsız bir sendikacılık anlayışının yerleşmesi ve buna bağlı olarak; gerçek sendikal mücadelenin verilebilmesi, işverene karşı daha yüksek sesle, daha etkili bir sendikal mücadeleye ortam hazırlanabilmesi ve sendikalıların siyasilerin güdümüne girmemeleri için sendika aidatları sendikalı çalışanlar tarafından ödenmelidir.
Sendika yöneticileri, işverenin maaşlı sendikacıları olmaktan kurtarılmalıdır.
Böylece işverenin; çalışanları kontrol altında tutması ve siyasilerin sendikalara müdahalesi engellenebilir, bağımsız bir örgütlü mücadele alanı yaratılabilir ve sendikalılaşmanın gücü ortaya hissedilebilir.
Bağımsız bir örgütlü mücadeleyle elde edilen kazanımlarla çalışanlar, sendikalı olmanın farkını yaşayabilir.
Kadriye Demirel
Eğitimci Yazar