MEB daire başkanının, milli eğitim uzmanı olarak atanması hukuka aykırı

Yayınlama: 04.11.2024
A+
A-

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığında (Personel Genel Müdürlüğü Koordinasyon Biriminde görevli) daire başkanı olarak görev yapmakta olan davacının, Teftiş Kurulu Başkanlığına (Personel Genel Müdürlüğü Koordinasyon Biriminde görev yapmak üzere) milli eğitim uzmanı olarak atanmasına ilişkin işlemi hukuka aykırı buldu.

İlk derece mahkemesi işlemi hukuka uygun bulmuş, istinaf mahkemesi de bu kararı onamıştır.

Danıştay 2. Dairesi: Görevinden alınmasını gerektirecek somut bir tespiti yoktur

Uyuşmazlık konusu olayda, davacının geçmiş hizmetlerinin değerlendirilmesinden, kariyer ve liyakat ilkelerine uygun olarak daire başkanlığına atandığı, daire başkanı olarak görev yaptığı süre zarfında, söz konusu göreviyle ilgili hakkında hiçbir adli ve idari soruşturma açılmadığı gibi disiplin cezası da almadığı ve görevinde başarısız veya yetersiz olduğu yönünde nesnel ve hukuken kabul edilebilir bilgi ve belgenin dosyada bulunmadığının görüldüğü,
Bu durumda, davacının görevinden alınmasını gerektirecek somut bir tespitin davalı idarece sunulamaması karşısında, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı olarak davacının daire başkanlığı görevinden alınarak, milli eğitim uzmanı olarak atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık yoktur.

İlk derece mahkemesi kararında ısrar etmiştir.

İDDK: İşlem sadece takdir yetkisine dayanılarak yapılmıştır

Somut uyuşmazlıkta; davacının, kariyer ve liyakat ilkelerine uygun olarak daire başkanlığına atandığı, davalı idare bünyesinde yedi yıldan fazla bir süre daire başkanlığı görevini ifa ettiği, davalı idarece, davacının daire başkanlığı görevinden alınmasını gerektirecek herhangi bir sebep gösterilmeksizin, takdir yetkisine dayalı olarak dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davalı idare tarafından hem dava konusu işlemde, hem de dava konusu uyuşmazlıkta verilen savunmalar ile temyize cevap dilekçesinde dava konusu işlemin tesis edilmesine yönelik haklı bir sebep ortaya konulamadığından, salt takdir yetkisine dayalı olarak tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.

T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2024/488
Karar No: 2024/1192

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .

KARŞI TARAF (DAVALI) : . Bakanlığı
VEKİLİ: Huk. Müş. .

İSTEMİN KONUSU:
Bölge İdare Mahkemesi. İdari Dava Dairesi’nin . tarih ve E:. , K:. sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığında (Personel Genel Müdürlüğü Koordinasyon Biriminde görevli) daire başkanı olarak görev yapmakta olan davacının, Teftiş Kurulu Başkanlığına (Personel Genel Müdürlüğü Koordinasyon Biriminde görev yapmak üzere) milli eğitim uzmanı olarak atanmasına ilişkin . tarih ve . sayılı işlemin iptali ile yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:
. İdare Mahkemesi’nin . tarih ve E:. , K:. sayılı kararıyla; 657 sayılı Kanun’un 76. maddesi kapsamında, memurların naklen atanmaları hususunda idareye, kazanılmış hak aylık derecelerine ve 68. maddedeki esaslara uygun olmak şartı ile başkaca bir sınırlama olmaksızın takdir yetkisi tanındığı, somut olayda idarenin mevzuat uyarınca sahip olduğu takdir yetkisini kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı kullandığına dair hukuken geçerli herhangi bir bilgi belgenin de bulunmadığı dikkate alındığında; daire başkanı olarak görev yapan davacının, kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek milli eğitim uzmanı olarak atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:
. Bölge İdare Mahkemesi . İdari Dava Dairesi’nin . tarih ve E:. , K:. sayılı kararıyla; idarenin mevzuat uyarınca sahip olduğu takdir yetkisini kamu yararına ve hizmetin gereklerine aykırı kullandığına dair herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, dava konusu işlemin, davacının geçmiş hizmetleri ve görevin niteliği gözönünde bulundurularak, hizmetin daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla kamu yararı ile hizmet gereklerine uygun olarak tesis edildiği anlaşıldığından, davacının geçmiş hizmetleri, yürütülen hizmetin niteliği ile önem ve özelliği, bu göreve sınav, eleme gibi bir yöntemle gelmediği hususları da dikkate alındığında, davacının daire başkanlığı görevinden alınmasında hukuka aykırılık görülmediği;
Davacının “milli eğitim uzmanı” olarak atanmasına ilişkin kısma gelince; davacının 21/04/2014 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı Merkez Teşkilatı Rehberlik ve Denetim Başkanlığına Daire Başkanı olarak 3600 ek gösterge ile atandığı, 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Geçici 1. maddesinin 3. fıkrasında sayılan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği 09/07/2018 tarihi itibariyla görevleri sona eren üst kademe yöneticileri arasında bulunmadığı, bu nedenle 09/07/2018 tarihinden sonra 28/10/2021 tarihinde daire başkanlığı görevi sona eren davacının atanacağı kadro ve pozisyonun, Geçici 1. maddenin 4. fıkrası uyarınca 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin mülga Ek 18. maddesi kapsamında belirleneceğinin anlaşıldığı, 3600 ek göstergeli daire başkanlığı görevi sona eren davacının, Ek 18. maddenin 1. fıkrasının “c” bendinin (1) numaralı alt bendi hükmü kapsamında durumuna uygun olan “milli eğitim uzmanı” olarak atanmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle; istinaf başvurusuna konu olan kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu belirtilerek, davacının istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçenin de eklenmesi suretiyle reddine karar verilmiştir.

Daire kararının özeti:
Danıştay İkinci Dairesi’nin 20/09/2023 tarih ve E:2023/2830, K:2023/4151 sayılı kararıyla;
Uyuşmazlık konusu olayda, davacının geçmiş hizmetlerinin değerlendirilmesinden, kariyer ve liyakat ilkelerine uygun olarak daire başkanlığına atandığı, daire başkanı olarak görev yaptığı süre zarfında, söz konusu göreviyle ilgili hakkında hiçbir adli ve idari soruşturma açılmadığı gibi disiplin cezası da almadığı ve görevinde başarısız veya yetersiz olduğu yönünde nesnel ve hukuken kabul edilebilir bilgi ve belgenin dosyada bulunmadığının görüldüğü,
Bu durumda, davacının görevinden alınmasını gerektirecek somut bir tespitin davalı idarece sunulamaması karşısında, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı olarak davacının daire başkanlığı görevinden alınarak, milli eğitim uzmanı olarak atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık; davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik davacının istinaf başvurusunun gerekçe eklenmek suretiyle reddine dair . Bölge İdare Mahkemesi . İdari Dava Dairesince verilen kararda ise hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle . Bölge İdare Mahkemesi . İdari Dava Dairesinin . tarih ve E:. , K:. sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir
Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararının özeti: . Bölge İdare Mahkemesi . İdari Dava Dairesi’nin . tarih ve E:. , K:. sayılı kararıyla; Danıştay İkinci Dairesi’nin bozma kararına uyulmayarak, istinaf başvurusunun gerekçe eklenmek suretiyle reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafından, daire başkanlığı görevinden alınmasının herhangi bir disiplin soruşturmasına ya da bu bağlamda idari bir teklife dayalı olmadığı gibi, bu görevden alınmasını gerektiren idari bir zorunluluğun bulunduğu yönünde bir beyana da yer verilmediği, sadece görünürde takdir yetkisi kapsamında tesis edildiğinin ileri sürüldüğü, görevinde başarısızlık, yetersizlik ve verimsizlik değil, personelle sağlıklı ve etkili bir iletişim kurarak pozitif bir çalışma ortamı oluşturarak, kuruma en üst düzeyde verimlilik, aidiyet duygusunu geliştirerek, bir ekip ruhuyla katma değer üreterek kamu yönetiminde arzulanan, ideal bir çalışma ortamı sağladığı, davalı idare bünyesinde 8 yıl kesintisiz görev yaptığı daire başkanlığı dönemine ilişkin olarak adli/idari yönden bir soruşturma yapılmadığı gibi, idare tarafından görevden alınmasını gerektiren somut bir sebep de ileri sürülemediği, takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmetin gerekleri göz önünde tutulmadan kullanıldığı, kısacası görevden alınmasına yönelik işlemin amaç ve konu yönünden hukuka uygun olmadığı gibi, hukuki güvenlik ilkesine de aykırı olduğu, temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davalı idare tarafından, ısrar kararının hukuka ve usule uygun bulunduğu, davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebeplerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ’İN DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin reddi ile . Bölge İdare Mahkemesi . İdari Dava Dairesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı; 07/09/1994 tarihinde öğretmen olarak göreve başlamış, sırasıyla . Lisesi Müdürü, . İlçe Milli Eğitim Müdürü, müfettiş yardımcısı, müfettiş, denetçi, maarif müfettişi olarak görev yapmıştır. 21/04/2014 tarihinde Rehberlik ve Denetim Başkanlığı bünyesinde daire başkanı olarak görevlendirilmiştir. 23/10/2014 tarihinde Rehberlik ve Denetim Başkanlığına asaleten daire başkanı olarak atanmış, akabinde 09/12/2016 tarihinde Teftiş Kurulu Başkanlığı bünyesinde daire başkanı olarak görev yapmış ve davalı idarenin . tarih ve . sayılı işlemiyle milli eğitim uzmanı olarak atanmıştır.
Bunun üzerine temyizen incelenen davayı açmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 76. maddesinin 1. fıkrasında “Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler.” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen madde ile memurların naklen atanmaları konusunda idareye tanınan takdir yetkisinin kullanımının, mutlak ve sınırsız olmayıp kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlı olduğu ve bu açıdan yargı denetimine tabi bulunduğu İdare Hukukunun bilinen ilkelerindendir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca, bir idari işlem, dava konusu edilmesi halinde diğer unsurları yanında sebep unsuru yönünden de yargı merciince hukuka uygunluk denetimine tabi tutulacak olup, sebep unsuru, idareyi işlem tesis etmeye sevk eden maddi veya hukuki durumlardır. İdare hukukunda sebepsiz idari işlemin olamayacağı, idarenin tüm işlemlerinin, idari faaliyetlerin nihai amacı olan kamu yararını gerçekleştirmeye yönelen bir sebebe dayanması gerektiği, bu anlamda, hakkında idari işlem tesis edilenlerce hukuka aykırılık iddialarının etkin bir biçimde ileri sürülebilmesi ve yargı mercii tarafından idari işlemin hukuki denetiminin gerçekleştirilebilmesi için idarece, tesis edilen işlemin maddi ve hukuki sebeplerinin ortaya konulması gerektiği açıktır.
Somut uyuşmazlıkta; davacının, kariyer ve liyakat ilkelerine uygun olarak daire başkanlığına atandığı, davalı idare bünyesinde yedi yıldan fazla bir süre daire başkanlığı görevini ifa ettiği, davalı idarece, davacının daire başkanlığı görevinden alınmasını gerektirecek herhangi bir sebep gösterilmeksizin, takdir yetkisine dayalı olarak dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davalı idare tarafından hem dava konusu işlemde, hem de dava konusu uyuşmazlıkta verilen savunmalar ile temyize cevap dilekçesinde dava konusu işlemin tesis edilmesine yönelik haklı bir sebep ortaya konulamadığından, salt takdir yetkisine dayalı olarak tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına karşı davacının istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin kabulüne;

  1. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin . İdare Mahkemesi kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun gerekçeli olarak reddi yolundaki . Bölge İdare Mahkemesi . İdari Dava Dairesi’nin temyize konu . tarih ve E:. , K:. sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
  2. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın . Bölge İdare Mahkemesi . İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 27/05/2024 tarihinde kesin olarak oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X-Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; . Bölge İdare Mahkemesi . İdari Dava Dairesinin temyize konu . tarih ve E:. , K:. sayılı ısrar kararının, usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.